Nasıl günümüzde devlet temsilcilerinin çoğu zaman kendi fotoğrafçıları varasa, o günlerde de resmi yetkililer, özellikle Batı üslubunda resim yapabilecek ressam bulmanın zor olduğu Avrupa dışı yolculuklarda, kendi ressamlarıyla seyahat ediyorlardı. İstanbul’a bu görevle gelen birçok ressam, burada yalnızca kısa bir süre kalmıştı. Ne var ki, bu durum Vanmour için geçerli değildi. Santaçı, ömrünün sonuna, yani 1737 yılına kadar Osmanlı başkentinde kaldı. Gerçek neden hakkında yalnızca tahmin yürütülebilir: Belli başlı müşterilerinin, diplomatlar ve gezginler, hepsi İstanbul’da ancak geçici olarak kalıyorlardı. Bunun bir sonucu, Vanmour’un hep yeni hamiler bulmasıydı; böylece Flandr’da ikinci derecede önemi olan bir sanatçi, İstanbul’a yerleşince 18. yüzyılın ilk yarısının en iyi bilinen sanatçılarından biri haline gelmeyi başarmıştı.
Jean Baptiste Vanmour
(1671 – 1737)
Jean Baptiste Vanmour, 1699 yılında, Fransız elçisi baron Charles de Ferriol d’Argental’in maiyetiyle İstanbul’a geldiğinde yirmi sekiz yaşındaydı. Bu, Vanmour’un hayatının akışını değiştiren bir yolculuk oldu.